27 Ekim 2010 Çarşamba

Açık Denizlerde İyot Kokusuyla Rastgele!

Emre Soylu




NL: Yelken sporuyla ilgilenmeye ne zaman başladın?
ES: Çocukluktan beri deniz ve yelken beni kendine çekiyordu. Ancak Çocukluğum Ankara’da geçtiği için 12 yaşına kadar deniz bana uzak ve yelken de yanlızca bir hayaldi. Sonra İstanbul’a taşındık ve hayallerime kavuştum. Deniz sürekli hayatımın bir parçası oldu. Yelkenle ciddi olarak ilgilenmeye 20’li yaşlarımda yarışan ekiplere katılarak başladım.




NL: Peki “Core Sailing”in hikayesi nasıl başladı? “Core” adı nereden geliyor?
ES: Core teknesi arkadaşlarımla beraber yarışmak amacıyla ortak aldığımız bir tekneydi. Core ismi de yarış heyecanımızı ve yelken tutkumuzun ne kadar derin olduğunu ifade ediyor. 4 sezon yarıştıktan sonra tekneyi arkadaşlarımdan satın aldım ve yelken ile ilgili farklı organizasyonlar yapmaya başladım. Bunları da Core Sailing Club çatısı altında gerçekleştiriyorum.




NL: Aktif çalışma hayatını bırakıp da Yelken Öğretmenliği’ne dönüş radikal bir karar değil mi aslında?
ES: Evet son derece radikal ama bir o kadar da mutluluk verici. Hep zaten bunu yapabilmeyi kurguluyordum çalışma hayatım boyunca. Son üç yıldır da profesyonel hayatla birlikte götürüyordum yelken eğitmenliğini. Aslında yapmaya çalıştığım sadece yelken öğretmek değil. Yelken insanların hayatında kalıcı değişiklikler yaratan yeni bir yaşam biçimi. İnsanları bu yeni bakış açısıyla tanıştırmaya çalışıyorum. Mutluluk hayata nasıl baktığımızla ilgili. Denizin ve yelkenin mutluluğumuza yapacağı katkıları anlatmaya çalışıyorum.




NL: “Core Sailing” olarak ne şekilde hizmet veriyorsun?
ES: Bireysel eğitimlerden kurumsal motivasyon programlarına, yarış ekibi yetiştirmekten heyecanlı macera turlarına kadar değişik ve yenilikçi organizasyonlar yapıyoruz. Teknemiz üç kamaralı, mutfağı, tuvaleti, kaloriferi, televizyonu olan açık deniz seyrine uygun konforlu bir tekne. Sadece yelken değil denizcilik ve teknede yaşam kurallarıyla ilgili de katılımcılarımızı bilgilendiriyoruz.




NL: Eğitim programlarınızdan bahseder misin biraz?
ES: Kişiye özel hizmet bizim yapmaya çalıştığımız programları özetleyebilir. Farklı yaşam tarzları herkes için farklı programlar kurgulamamızı gerektiriyor. Üst düzey bir yönetici fazla zaman ayıramıyor. Ona hızlandırılmış programlar uyguluyor kısa sürede konforlu bir teknede yelken deneyimi kazanmasını sağlıyoruz. Bazı grupların vakti var uzun yol deneyimi yaşamak istiyor. Ona göre programlar düzenliyoruz. Teknemiz de buna izin veren bir tekne. Hem gezi teknesi konforuna sahip hem de yarış teknesi. Yelken triminin tüm hassas - ince ayarlarını deneyimlememize olanak tanıyor. Yarış kapasitesine sahip konforlu teknelerde ders veren fazla kulüp yok. Bu boşluğu doldurmaya çalışıyoruz.




NL: Sadece bireysel yelken dersleriniz mi var yoksa şirketlere de motivasyonel takım çalışması eğitimleri veriyor musunuz?
ES: Bireysel eğitimlerin dışında şirketlere yönelik programlarımız da var. Bu konuda iş birliği yaptığımız profesyonel danışmanlık şirketleri var. Sinerji Eğitim, Eriksson Associates gibi konusunda uzman ekiplerle birlikte bu programları düzenliyoruz.






NL: Bu spora başlayanlar ya da bir defa denize açılmanın tadını alanlar bırakamıyorlar değil mi?
ES: Evet gerçekten öyle. Yelken sıradan bir spor değil. Çok daha fazlası. Bir yaşam biçimi. Dünyaya yeni bir bakış açısı yelken. Sizi iç yolculuklara çıkarıyor ve gerçek kimliğinizle başbaşa kalıyorsunuz. Çıplak doğayla yüz yüze olmak, tüm sorunların üstesinden gelmek için teknedeki bir avuç insanla iş birliği yapmak ve daha sonra bu başarının keyfini paylaşmak benzersiz deneyimler. Adeta kısa bir varoluş simulasyonu. Hepsini bir arada kısa sürede yaşayarak deneyimliyorsunuz. Hiç kimse bir yelkenli seyrinden aynı kişi olarak dönmez. Mutlaka az da olsa değişmiş, olgunlaşmış, büyümüş ve mutlu olarak döner.






NL: Yelken ve denizcilik insanlara başka sporlardan farklı olarak neler kazandırıyor.
ES: Kalender olmayı ve hayata uyum sağlamayı öğretiyor. Hayatı bir yere kadar yönetebileceğimizi bir noktadan sonra değişimi kabul edip hayatı trim etmemiz gerektiğini öğretiyor. Hayatta çok uzun periyotlarda yaşanan deneyimleri kısa sürede teknede yaşayıp bir ekiple bu değişimlerin üstesinden gelmek zorunda kalıyorsunuz. Bu herkes için çok öğretici bir deneyim. Kendini tanımak için benzersiz bir fırsat. Rüzgar mesela hayatta da her zaman tam istediğiniz gibi esmiyor. Teknede sık sık değişen rüzgara göre trim yapmayı, uyum sağlamayı öğreniyorsunuz. Birden farklı bir açıdan esmeye başlıyor. Ona göre yelken trimi yapıyorsun. Ekip olarak çabuk karar alıp uyum sağlamayı öğreniyorsun. Derken bir duruyor. Gideceğin yere varacağın süreyle ilgili yaptığın hesaplar şaşıyor. Ekip olarak hayal kırıklığını paylaşmayı öğreniyorsun. Öfkeni başkalarına yansıtmanın rüzgarı çıkartmayacağını anlıyorsun. Rüzgarı sakince beklemeyi sabretmeyi öğreniyorsun. Derken bir fırtınaya çeviriyor hava ve kafadan esmeye başlıyor. Hep beraber tekneyi dengelemek için rüzgar üstüne sıralanıp 40 derece yatmış teknede korkuyu paylaşmayı öğreniyorsun. Bu kadar fazla değişim gerçek hayatta bir yıl içinde bile olmayabilir. Teknede bir kaç saat içinde tüm bunları yaşayabilirsin.






NL: Yelken sporunun ilkelerinden de bahseder misin? Denizci nasıl olmalı?
ES: Denizci doğa karşısında saygılı olmayı bilmeli. Güvenliği ön planda tutarak doğanın bir parçası olmanın tadını çıkarmalı. Nazik ve centilmen olmalı. Herkesin herkese ihtiyacı olduğunu en çok denizde hissediyorsunuz. Bir de Egosuyla başa çıkabilmeyi bilmeli. Denizde icazetle lider olunmaz. Sadece bilgi ve tecrübe sizi lider yapabilir. İyi bir skipper liderlik taslamaz. Bilgisiyle bunu hakeder. Alçak gönüllüdür çünkü bilirki tekneyi sağsalim bir yere ulaştırmak için herkese ihtiyacı vardır.


NL: Yelken dersi almak isteyenler size nasıl ulaşabilir?
ES: web adresimiz www.coresailing.com Teknemiz Fenerbahçe Marina’da F10 iskelesinde. Herkesi deneme seyrine bekleriz.


NL: Vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim. Rüzgarın bol olsun :))
ES: Ben teşekkür ederim. Herkese bol rüzgarlar dilerim.

KAZ DAĞLARI’nın



a) Biga yarım adasının en yüksek dağı olup; Çanakkale-Balıkesir sınırları içinde kuzey doğu-güney batı yönünde 70 kilometre uzandığını,




b) Türkiye’nin oksijen deposu olduğunu,

c) En yüksek üç tepesinin Karataş Tepesi (1774 metre), Baba Tepe (1765 metre), Sarıkız Tepesi (1726 metre) Kazdağı Milli Parkı’nın içinde bulunduğunu,


d) İçinde Kırlangıç Pınarı, Ekşissu Pınarı, Kozlu Pınarı, Yenicesu Pınarı, Kartal Pınarı, Bolluca Pınarı gibi sayısız pınarı barındırdığını,

 e) 17 Nisan 1993 tarihinde, 21555 sayılı resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile “Kazdağı Milli Parkı” ilan edildiğini,


f) İstanbul’a 443 kilometre uzaklığında olduğunu,




g) Eteklerinde 800 çeşide yakın bitkinin yaşadığını,




h) Karaca, yaban domuzu, ayı, tavşan, sincap, yaban atları gibi çok çeşit hayvan türünün evi olduğunu,




i) Troya, Sarıkız ve Emine ve Hasan’ın efsaneleşen aşkına şahitlik ettiğini,


 j) Eteklerinde bulunan birçok otelin yanısıra kamp alanlarında ve yoga merkezlerinde de konaklama imkanı bulabileceğinizi,

biliyor musunuz?