15 Ağustos 2010 Pazar

   90 Dakika Dizi Seyrediyoruz 
Peki Kamera Arkasında
Neler Oluyor?

Televizyon sihirli bir kutu ve bizler bu kutunun karşısına geçtiğimizde birçok hayatı izleme şansına sahip oluyoruz. Bazen sevinip bazen hüzünleniyoruz; bazen de kendi hayatımızdan kesitler görüyoruz.

Işıkçısından kostümcüsüne, oyuncusundan yönetmenine 90 dakikalık serüveni bize yaşatan kocaman bir ekip var kameranın arkasında. İzlediğimiz üç dakikalık sahne bazen üç günde tamamlanıyor. Uykusuz geceler hızla akan günler... Hazırlanan projeyle 72 milyonu mutlu etmeye çalışıyorsunuz.

Ama proje sevildi mi de değmeyin keyfinize :)

Şimdilerde yayına girmek için gün sayan; geçen yayın döneminde ilgiyle izlenen ve hayranlarının merakla beklediği, Asis Yapım’ın “Gönülçelen” dizisinin setine konuk oldum. Hem çekimleri izleme fırsatı buldum hem de merak ettiğim soruları sordum :)



NL: Kamera önünde bazen iki bazen üç oyuncunun yer aldığı diyaloglar izliyoruz. Ama mekanı hazırlayan, ışığı ayarlayan, oyuncuları giydiren kalabalık bir ekip var. Biraz setin organizasyon şemasından bahseder misin?


AL: Sette her ayrı işin ayrı profesyoneli görev alır. Ortalama bir projede reji, prodüksiyon, kamera grubu, set, ışık, sanat, kostüm, saç-makyaj branşları mevcuttur. Reji ekibi, iş programını düzenler, oyuncu ve set hazırlığının uyumlu bir şekilde ilerlemesini sağlar, kayıt esnasında sahne trafiğini denetler, devamlılık ve timecode (çekilen planların kameradaki zaman kaydı) takibi yapar. Prodüksiyon ekibi tedarik ve lojistik birimidir, ekibin sete transferini sağlar, set yemeğini organize eder, çekim mekanlarını ayarlar, branşların ihtiyaçlarını karşılar, projenin yürütücüsüdür. Kamera – ışık ve set ekipleri “teknik birim” olarak adlandırılır ve sahne ışığı, çekim açıları, kamera hareketleri gibi teknik unsurları kendi üzerlerine düşen ölçüde gerçekleştirerek ortak bir çalışma içinde çekimleri gerçekleştirirler. Sanat ekibi dekor hazırlar ve aksesuar temin eder, kostüm ekibi karakterlerin gardırobunu hazırlar ve giydirme işlemlerini yapar. Saç – makyaj ekibi ise karaktere uygun görülmüş saç ve makyajları uygularlar. Setin dışında çalışan branşlar ise cast (oyuncu seçimi), post prodüksiyon ( kurgu-montaj ), müzik, mix ( ses – görüntü düzenleme)’tir




NL: Dizi projesinin aşamaları nelerdir?

AL: İlk aşama senaryo ve tasarımdır, daha sonra ekipler kurulmaya başlanır, böylece cast ve mekan çalışması başlar, bunlara koordineli olarak dekor-aksesuar ve kostüm çalışmaları ile sete hazırlanılır.



 NL: Oyuncular rollerine nasıl hazırlanıyorlar? Her senaryoda verilen role göre özel eğitim alıyorlar mı?

AL: Oyuncuların temel hazırlığı gözlem. Teslim aldıkları karakteri tanımak ve yaşatmak için gözlem yöntemi ilk aşamadır. Eğer karakterin spesifik bir özelliği varsa ve oyuncu bu özelliğe sahip değilse elbette ders alırlar, örneğin şive, dans, enstrüman çalma gibi. Bu dersleri uzmanından alırlar. Oyuncu koçu tercihi ise özel durumlarda devreye girer, genellikle çocuk oyuncular, oyunculuk eğitimi almamış yeni oyuncular ve özel rollerde tercih edilebilir.




NL: Son dönemlerde Türk Edebiyatı’ndan uyarlanan diziler çok popüler. Hatta bazı yapım şirketleri sadece bu konulara fokuslanmış haldeler. Bu yeni hikayeler üretilemediği için mi? Yoksa hazır bir hikaye üzerinden gitmek daha mı kolay?

AL: Bu ticari bir tercih. Bizim yaşadığımız coğrafyada özgün hikaye üretilememesi söz konusu değil ama denenmiş, önceden ilgi gördüğü bilinen eserleri uyarlamak bu ara daha revaçta ama bu da bir gün yerini başka bir modüle bırakacak.



NL: Şahsım adına konuşursam; dönem dizilerini daha çok seviyorum. Mesela “Bu Kalp Seni Unutur mu?” keyifli bir projeydi. Hazırlık süreci zor olan projeler midir dönem dizileri?

AL: Kesinlikle. Mekan – kostüm ve sanat aşamaları baştan aşağı tasarım gerektirir, hazırlığı daha uzun sürer, maliyeti daha yüksektir




NL: Biraz da reytinglerden bahseder misin? Nasıl belirleniyor

AL: Bana göre reyting ölçüm sistemi baştan sona yanlış, 72 milyonluk kitlenin ölçümü 5000 örnek denek üzerinden yapılıyor, oranlama varsayımları sağlıklı değil, buna çok yakında müdahale edecekler.


NL: Sit.com mu dönem dizisi mi daha çok reyting alıyor? İzleyici tercihleri ne yönde?

AL: Reytingi, projenin uygulama türü almaz, tasarımı-hikayesi-oyuncuları ve projenin kalitesi alır. İzleyici tercihleri zevkleriyle aynı yönde yer almakta.



NL: Reklamlar da dizilerin bir parçası değil mi?

AL: Finansör de bu işin parçasıdır dersek evet diyebilirim, ama dolaylı finansörüdür.


 NL: Sinema filmi çekimlerinden de konuşalım mı? Diziyle ayrılan en önemli yanları nelerdir?

AL: Sinema filminde seri bir durum olmaması, başının ve sonunun önceden net olması daha planlı bir çalışma yapılmasına olanak tanıyor, gündelik süre bazında daha az çalışılıyor. Dizide günde 15 - 20 sayfa senaryo çekersiniz ama sinemada günde 3-4 sayfa çekilir. Sinema filmine daha çok yatırım yapılıyor. Bir de yayınlama ve satış formatları tamamen farklı. Farklar çok ama temel farklar bunlar.


NL: Türk sineması son birkaç yılda atağa kalktı. Hatta uluslararası platformda yer almaya başladı. Bu da sevindirici bir gelişme. Bu yıl İstanbul Film Festivalinde birçok eski dönemin popüler Türk Filmleri gösterime girdi. Bununla ilgili neler söyleyebilirsin?

AL: Sektör olmaktan çıkıp sanayiye doğru gitmeliyiz zaten. İşte bu atılımlar film sanayisi kurabilmemiz için önemli adımlar ama daha zaman var, kaynak sorununu çözmeliyiz. Eski Türk filmleri gösterimi nostaljik bir durum, aynı zamanda “nereden nereye geldik ve daha ne kadar yolumuz var” bunu bize düşündüren şık bir hareket.



NL: Son olarak dizi çekimlerinde yaşadığı ve bizimle paylaşabileceğin bir anı var mı?

AL: "Hatırla Sevgili"nin çekimlerinde Taksim meydanını kapattık, Deniz Gezmiş’in Taksim meydanında bildiri okuduğu sahneleri çekiyoruz, bir haber geldi, TKP Galatasaray lisesinin önünden yürüyüşe geçmiş bizim çekim alanına doğru geliyor. Polis barikat kurdu ve bir süre sonra epey kalabalık bir TKP’li grup geldi barikata dayandı, polis panzerinin üstüne çıkıp TKP’li sözcüleri ikna etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Durum şöyleydi; dava aynı dava, dertler aynı dertler, arkamda 1960’lar önümde 2000’ler…




NL: Bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim. Sizi izlemeye devam edeceğiz :) 

AL: Ben teşekkür ederim.













Hiç yorum yok: